17 Ekim 2023 Salı

Kadınsın, şairsin, kamusalsın, peki buna erkekler inanıyor mu?

 

Kadınsın, şairsin, kamusalsın,

peki buna erkekler inanıyor mu?


Şiir ve kadın. Bu iki kelime en çok hakkında şiir yazılan kadınlar üzerinden bir araya geliyor. Kadının şair olduğu ve şiir yazdığı gerçeğini tam olarak yeni kabulleniyoruz. Nazım Hikmet’in büyük aşkı, Sezai Karakoç’un unutulmaz Mona Roza’sı, bize hep kadının yerinin ancak bir erkeğin gözünden şiir yazılan yani edilgen bir noktaya götürüyor. Şairler ve büyük aşklarında özne kadının sadece aşka değer görülen aşkı yüceltilen olması. Tomris Uyar’ın çok iyi bir hikayeci olmasıyla ilgilenmiyoruz da; Ülkü Tamer, Turgut Uyar, Cemal Süreya ve Edip Cansever ile yaşadığı evlilik ve aşkını konuşuyoruz. İyi bir hikayeci olarak yer edinmiş olsa bile; o birinin sevgilisi, birinin karısı ve birinin aşık olduğu kadın.

Kadının özne olduğu, kadının etken olduğu ve kadının şair olduğu gerçeğinden uzaktayız. Ya da bu gerçeği yeni yeni kabul etme denemelerine giriş yapıyoruz.

Bir de kadın narin, kadın hassas, kadının yazdığı şiirde böyle olmalı gerçeği var zihinlerde; kadının yaşamın eşitsiz doğasına dair söyleyeceği sözler gündemde değil, kadının politik bir duruş olarak elini bir erkek gibi masaya vurabilme becerisi görünür değil. Kadına mutfakta yarılan yer şair olduğunda da ayrılmak isteniyor. Kadın kavganın göbeğinde olamaz. Kadın ancak başka bir şair erkek ya da yazarın bir parçasıyla değerli ve anlamalı. Kadın şair tek başına var olamaz.

Kadını tanımlayan şeyler; anne olması, ikincil bir hayata ait olması, bir erkeğin yakını olarak varlık göstermesi. Bunun yansıması, kadın kamusal olduğunda da ortaya çıkıyor. Eğer kadın kamusal olarak güçlü bir sesse kadın olduğu mutlaka hatırlatılıyor. Erkek için bu aşama zaten doğal kabul edilmiş bir nokta.

Kadın ve şair olarak ben yerimi doğuştan gelen bir yetenekle bulma noktasında varlık gösterdim. Bir erkeğin bana öğretici olması gibi noktaları hiçbir zaman kabul etmedim. Uzun yıllar Sezai Karakoç’un yanında bulunmam da bu gerçeği değiştirmedi. Bülent Parlak ile gelişen dostluk da bunu değiştirmedi. Hiçbir zaman ait olduğum mevziyi bir erkeğin egemenliğine emanet etmek istemedim. Her zaman için kendi sesim ve çığlığımın peşinde oldum. Ama size kamusal alana geçmeye başladığınızda; kim olduğunuzu belirleyen şeylerden biri de hangi erkek otoritesinin bir parçası olduğunuz merakıyla bakılıyor. Eğer bu merakı aşmayı başardıysanız; tek başınıza gücü nereden aldığınız sorgulanıyor. Bunu da aştığınızda, kendi yeriniz hakkında söz söylemeye başladığınızda bu sefer kadın olmaya has özellikleriniz üzerinden size bir yer tayin edilmek isteniyor. Ve size ayırmak istedikleri yerde; mutlaka bir erkeğin olmuş olması gerektiği konusunda da fazla ısrarcılar.

Tek başınıza kadınsınız, şairsiniz, iyi şiir yazıyorsunuz ve bir erkeğe ait bir alanınız yok. O zamanda çeşitli dedikoduların merkezinde yer ediniyorsunuz. Mutlaka bir tahakküm altın alama çabası var. Kadın ve tek başına sesini kamulaştırmış olması imkansız ya da burun kıvırarak bakıyor alanınıza.

Sahi biz kadın ve tek başına bir şair olarak erkeklerden bir şey istiyor muyuz? Açıkçası ben bir erkeğin şiirimin ana konusu olmasını istiyorum ve yapıyorum. Açıkçası; kadın ve hassas canlı, buna göre şiiri de kadın gibi narin olmalı bakışını yıkıyorum. Ve yine açıkçası; bulunduğum noktayı bir erkeğin egemenliğine teslim etmek istemiyorum. Kadın olarak tek başına ve iyi şair olarak o yere sahip ve ait olmak istiyorum.

Siz kadın olarak kamusallaştığınızda ise; etkinizin ve gücünüzün altında her zaman için bir bit yeniği aranacaktır. Bir erkek şair için asla geçerli olmayan ve yazılı olmayan bu sosyal kural kadın için her zaman geçerli. Kamusal bir özne olduğunuzda; sizin başarınız her zaman ikincil bir etkinin alanına tabi tutulacak. Siz kadın olarak bunu başarmış olmayı her seferinde anlatmak zorunda kalacaksınız. Kadın olarak güçlü şiirler yazdığınızda; özneniz olan erkek, değer kaybetmeyecek ve yücelecek.

Açıkçası; kadın olarak ortaya koyduğunuz değer, erkekte doğal süreçken sizde her zaman sorgulanacak. Gücünüzü nereden aldığınıza dair erkekte sorun yaşanmazken kadın olarak sürekli töhmet altında kalmaya açık olacaksınız. Kadın olarak; yazıyorum, yaşıyorum varım dediğinizde, yine erkekte doğal kabul edilen her süreç sizde önce bıyık altından gülümseme ile karşılanacak. Kadın olarak gösterdiğiniz varlık her zaman için, erkek bakışından geçtikten sonra değer görecek. Siz önce bir erkeğin bakışından onay almaya hazır olup olmadığınıza emin olmanız lazım. O onay ki; size bütün kapıları hem açabilir hem kapatabilir.

Sonuç olarak; kadın ve güçlü bir şiir sesi olarak varlık göstermek istediğiniz ve bunu başardığınız her zaman için; bir bedel ödemekle de baş başa kalacaksınız. Kadınsın sen evinde oturdan, kadınsın sen kamusal olma ya da olduysan mutlaka bir bit yeniği var bakışından kurtulmamız herhalde yılları alacak. Bu bakış beni ancak güçlendiriyor. Kadın olarak üreten, varlık gösteren ve kamusal olmayı başarmış, tüm kadınlar adına; gururla ve neşeyle, daha güzel günlere arzusuyla.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

SAYIKLAMALAR İKİ

 SAYIKLAMAR İKİ En son ölüm gelir yine de erken deriz diyordu biri. Sahi sonda mı geliyor ölüm, her şey tamam olduğunda mı geliyor. Yakınını...