28 Eylül 2023 Perşembe

İstanbul sokakları ne kadar kadınların?

 

İstanbul sokakları

ne kadar kadınların?


İstanbul’da gezgin olmanın en keyifli yanı; şehrin ana arterlerinde bir semtte dolanırken sizi sürprizlerin beklemesi. Örneğin Fatih’te bir sokakta dolanırken sizi; sokak başlarında bekleyen çaycılar ve yatırlar. Sokağın dili bir hayli değişmiş de olsa, her yürüyüş sonunda karşı konulmaz bir rota çizer size. Süleymaniyedeyseniz eğer; Süleymaniye Cami ve Beyazıt dolayları, kafeler, tarihi hanlar ve konaklar. Sokaklarda dolanmayı biraz daha abarttığınızda arka sokaklarda yığıntı halinde ve çökmeye yüz tutmuş evler. Issız bir sokakta yüzyıl önceye gitmek gibi bir duygu sarar içinizi. Balat apayrı bir dünya; gayrimüslimlerden geriye kalan çok az şey olsa da cumbalı evler; o kente Cumhuriyet dönemi bekar insanların konaklaması için yapılmış, birbirinden güzel görüntülerle karşılaşırız. Şimdi her yeri kafe sarmış olsa da birkaç Rum mimarisine ait eserler de bulmak mümkün. Özellikle Kiliseler, meyhaneler. Küçük esnaf. Kocamustafapaşa’yı gezdiğinizde daha başka bir dünya var; aşırı göçmenlerden oluşan bu dünya sizi birden Sümbül Efendi’ye çıkarabilir.

Fatih’in her semtinde ayrı bir dünya var. Keza Fatih gibi tarihi ve kadim olan ama eski Gayrimüslim semti olan Beyoğlu da öyle. İstiklal’de yürürken ara sokaklara girdiğinizde, güzel kafe restoran işletmelerinin yanı sıra; sinema, sanat galerisi ve vakıflar, dernekler görebilirsiniz. Gezdikçe yeni bir mimari belirir her yerde; Art Nova apartmanlar, gotikler. Pera Palas, Mısır Apartmanı, Narmanlı Han ve niceleri. Sürprizlidir Beyoğlu sokakları her yerde; bir hikaye ve bir anı barındırır. Beyoğlu’na çıkıp döndükten sonra dikkate değer bir şeyle karşılaşmamak neredeyse imkansız.

Burada Fatih ve Beyoğlu ekseninde bir şeyler söyledim.

Peki bir kadın olarak bu şehirde geceleri gezebiliyor muyuz? Rahatça bir gece bir etkinlikten dönmek ya da bir sokakta kaybolmak duygusunu bir erkek kadar özgür yaşayabiliyor muyuz? Buna herkesin farklı cevabı olabilir. Ben kendi adıma gece gezmelerini seviyorum. Ama bir taksiye binmem gerektiğinde; ürperti olmuyor değil. Acaba taksici nasıl çıkacak, eve ulaşana kadar yolculuk nasıl geçecek kaygısı taşımayan yalnız kadın var mı bilmiyorum.

Beyoğlu’nun ara sokaklarında gezerken sokaklarıyla bizim olmayan şehir, bizim değildir duygusu yükleniyor üzerime. En çok bir filmden, bir konserden, bir etkinlikten dönerken; yaşadığımız o duygu. Özgürce gece bitecek mi? Yoksa burada tacize uğramak ya da daha kötü şeyler başıma gelecek mi? Kadın olup bu kaygılardan uzak yaşayan kaç kişiyiz onu da bilmiyorum.

Dünyada güvenli şehirler arasında İstanbul da yer alıyor. Açıkçası yıllardır; bu şehirde dolanırım ve olumsuz bir şey başımdan geçti diyemem ama ya başıma bir şey gelirse korkusu hep benimle.

Kadınlar olarak şehre sahip çıkmalıyız ve canımızın istediği zaman şehirde özgürce gezmeyi normalleştirmeliyiz.

Bu şehir erkeklerin olduğu kadar kadınların da şehri olmalı. Göçmenlerin olduğu kadar yerlilerin de şehri olmalı. Ve biz özgürce bu sokaklarda gezebilmeliyiz.

Şehirde kendini yabancı hisseden biri; gezmeyen ve flanör ruhu barındırmayan biri, şehrin gerçek sahibi olamaz ve şehir kültürü gelişemez. Gecesi ve gündüzüyle bizim olan şehirleri, yaşamalıyız diyorum. Ve İstanbul, bunun için en uygun şehir.

17 Eylül 2023 Pazar

orlando'da yayınlanan şiirim

orlandoart'ın eylül sayısında yayınlanan şiirim  


BİR OTOBÜS DOLUSU YUMRUK ARZUSUYLA 


biz bu çağın burasında bir otobüs 

dolusu insan akşam ve sabah 

yolculuktayız 

içimizden birinin elleri artık nasırlaşmış

çünkü çöp kovasını kaldırmaktan 

ve çünkü kürek süpürge tutmaktan 

ben ondan sadece üç bin fazla 

yanımda oturan da benden biraz daha fazla 

kazanıyoruz 

bizi aynı sabahın köründe 

aynı akşamın karanlığında 

yorgun ve yaşamayı unutmuş halde 

bu otobüste unutan ya da değil 

bilinçli tercih olarak 

bindiren ve indiren bu sistem 

vaadini de içinde taşıyor 

sınıflar ve sınırlar aşırı belli 

içimizde bir iş adamı yok 

içimizde bir kaymakam yok 

biz bütün sıradanlığıyla 

bu otobüse layık olan biz 

emeğimizin topluca sömürülmesinde  

kendine politik bir otobüs yaratamayan

biz 

her şeyi kabul etme ve yorgunluğu 

omuzlamakta birinciyiz 

yüzümüz kızgın, öfkeli ve hep içe dönük 

dünyanın sonuna sadece 

bir ümit olarak gülümseyerek

avm önünden geçerken içe doğru 

şöyleyiz; emeği kadar değersiz 

sıkılmış havaya kalkacak bir yumruk 

kadar hayat dolu 

biz bir otobüs dolusu insan 

içimizde nasırlı bir elle 

dünyanın ne olduğunu bilerek 

kıvranıyoruz

bütün kıvrımların gökyüzü altında 

onurlu bir duruşa dönüşmesi arzusuyla 


Lale Müldür ile görüşmelerden notlar

Yeni Şafak Kitap'a Lale Müldür ile görüşmeleri yazdım.

Yazıyı aşağıdaki linkten okuyabilirsiniz.

Sezai Karakoç ile hatıralardan notlar

online edebiyat sitesi edebistan.com'da Sezai Karakoç ile görüşmelerden notları yazdım


Yazıya aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz

SAYIKLAMALAR İKİ

 SAYIKLAMAR İKİ En son ölüm gelir yine de erken deriz diyordu biri. Sahi sonda mı geliyor ölüm, her şey tamam olduğunda mı geliyor. Yakınını...