5 Mart 2023 Pazar

şiir incelemesi

 Türk Dili ve Edebiyatı Dergisi'nde yayınlanan bir şiir üzerine düşünceler. 


Rachel Corrie şiiri üzerine izdüşümler


Filistin 1948'den beri acı, ızdırap ve gözyaşı dolu. İsrail'in işgalinin ardından Filistin'den bir gün bile güzel haberler alamaz olduk. Daha geçtiğimiz bayram sürecinde İsrail'in işgali ile yaşanan olaylarda; 227 kişi hayatını kaybetti. Bunların 64 tanesi çocuktu... Filistin'i bir dava olarak görüyoruz, bir gün özgürlüğüne kavuşmuş olmasını hayal ediyoruz ama biz bu hayalleri kurarken orada insanlar var olabilmek için ölüyorlar. Şimdi sözü Filistin'de hayatını kaybedenlerin en meşhur kişisine getirmek istiyorum. Rachel Corrie... Bu ismi ilk kez 2003 yılında duydu dünya. Belki onun tüm hayatı haksızlığa karşı bir mücadeleydi ama bunun bedelini canıyla ödediğinde haberdar olduk çoğumuz. 1979 yılında ABD’de Washington’a bağlı Olympia kentinde doğdu Rachel. Eğitimini bir devlet okulunda sürdüren Corrie, mezuniyetinden sonra yazar ve oyuncu olmak istiyordu. Eğitimine devam ettiği sıralarda dünyada, çevresinde olanlara duyarsız kalmıyor, aktif biçimde küresel, sosyal problemlerle ilgileniyor, etkinliklere katılıyordu. Olympia Adalet ve Barış Hareketi’nin de bir üyesiydi.

Bir gün Filistin'e geldi. İntifada sırasında Filistinlileri savundu. Ancak 16 Mart 2003 günü Gazze’deki Refah Mülteci Kampı’ndaki bir doktorun evini yıkmak için gelen buldozerin karşısında durduğunda, buldozeri kullanan kişinin bu kadar soysuzlaşacağını düşünmemişti. Şoför buldozeri Rachel Corrrie'nin üzerine sürdü ve Rachel oracıkta hayatını kaybetti. Dünyanın öteki ucu Amerika'dan Filistin'e gelen Rachel, içindeki insanlığın bedelini canıyla ödedi. O dönemde yazdığı bir mektupta şunları söylüyordu: "..Dün iki küçük çocuğun ellerinden tutmuş olarak tankların ve bir nişancı kulesinin, buldozerlerin ve jiplerin önünde evini terk eden bir babayı seyrettim. Hepsinin birden vurulacaklarından endişe ettiğim için tankla onların arasında durdum. Bu her gün oluyor ancak bu babanın iki çocuğuyla öyle aşırı üzgün bir halde yürüyüp çıkışları beni çok etkiledi.." 27.02.2003

Başka bir yerde ise şöyle diyordu: "Çoğumuz hatta aslında hiçbirimiz, bu kadar duyarlılığa ve cesarete sahip olmadık. İçimizde hissettiğimiz acının peşinden gitmedik. Durduk. Sonuçlarına katlanamazdık çünkü. Televizyondan seyretmesi daha kolaydı. Gazetelerden okumak da öyle. Oturduğumuz yerden bir şeyler karaladık en fazla. Öfkelendik, kaleme/klavyeye davrandık… Ha, şu anda ben de farklı bir şey mi yapıyorum? Hayır… Bu durumda seyircilerden biri miyim? Evet… İnsan olmak, en çok böyle durumlarda acı geliyor işte. Onurdan çok zulme yakın olup bu olanlara alıştığımız zaman… Umursamamaya, gazetede görünce sayfa çevirip televizyonda denk gelince kanal değiştirmeye başladığımız an… Orda ölenler biz olmadığımız için mi bu kadar rahatız? Yoksa kanıksadığımız için mi? Ölen her yerde ölüyor, giden hiçbir yerde geri gelmiyor oysa…"

Bu acı olay tüm dünyada ses getirdiği gibi Türkiye'de de hafızalardaki yerini koruyor. Türkiye'de 200'ü aşkın şiir yazıldı Rachel Corrie ile ilgili. Bunlar arasında şair Kâmil Eşfak Berki'nin Rachel Corrie'ye ithafen yazdığı şiir biraz daha öne çıkıyor. Şimdi şiire biraz yakından bakalım.

yeni çocuklar gelecek

dönüp geriye bakacak



Rachel Corrie’yi görecekler

anne, bana Rachel’ı anlat diyecekler



anne, “şey” diyecek: “şey tatlım, biz babanla…” diyecek

çocuk, annesini süzecek!...



ve çocuk, diyecek:

-anne, Rachel yaşıyor!...



ben, Rachel’ı bildim anne

ben, Rachel’ı sevdim anne



Rachel’ın güzelliğini bir bilsen!...

Rachel’ın bir yolun tam ortasında durduğunu bir bilsen!...



ben çağrılıyorum anne

bana içimde bir ses oluyor anne



baba!... insan insanın kurdudur derdin

insan insanın yurdudur diyebilirdin baba!...



baba! İçimden bana bir çağrı oluyor

kulak veriyorum insanın izzeti adına



aşk işte böyle bir şey, sâde ve yüce

benzer Rachel’ın yaptığı sürprize



Rachel geçmişte değil gelecekte kaldı

aşkın ve barışın değerini bileceklere



aşkta hile olmaz dedi Rachel

kanı toprağa aktı, çıktı Tanrı katına



o, sütsüz ninnisiz nereye? demedi

bir ruh annesi oldu Gazzeli çocuklara



baba!... Tanrı Ağacı bir yemiş daha verdi!...

Rachel elma dişlemeği severdi



büyüdü, büyüdü, büyüdü, büyüdü!...

bir insan suyu kaldı buldozerle toprak arasında…



varsın her şey geçsin anne!...

toprakta bir kahraman kaldı…



Rachel şöyle yazmış ailesine, arkadaşlarına:

-gidip okyanusu görmeğe hakkım var



soluk soluğa çöllere koştu Rachel

herkes için bir ölüm öldü Rachel



o’nda

fazlalıklardan kurtulmuşların bakışı var



dikildi işte yolun ortasında

rüzgârları solduranların karşısına!...



dikildi işte

anne! çekilmedi Rachel



anne! bir zulme karşı durmuş olan

bütün zâlimlere karşı durmuş olur…



-şey tatlım biz babanla bu akşam restorana!...

gidin anne! toprakta bir porsiyon kahraman kaldı



Rachel Corrie gelecekte kaldı…

Berki, şiirinde; Rachel Corrie'yi kendine ideal olarak seçen bir çocuğun dünyasından bahseder. Çocuğun anne babası olaya duyarsız ve köhnemiş eski dünyayı temsil etmektedir. Ama bu yeni çocuk Rachel'i anlamaktadır. O, onun için ulaşmaya çalıştığı bir ideal, bir gerçekliktir. İlk aşamada eski dünya eleştirilir, baba "insan insanın kurdudur" diye düşünür. Thomas Hobbes'a ait ve modern dünyayı temsil eden bu sözü çocuk reddetmektedir. "İnsan insanın yurdudur" baba der. O daha başka, daha merhametli, daha insanca yaşanılabilir bir dünyaya inanmaktadır. Rachel Corrie de bu anlamıyla gelecek dünyada bize sözünü söyleyecektir. Mevcut eskimiş dünya onu anlamaktan uzaktır. Rachel zalime karşı durmuştur. Bu bütün zulme karşı durmak anlamındadır. Çocuk bu duyarlılığın farkındadır. Aşklarımız, sevdamız, hayatı anlamlı kılan her şey çocuğun gözünde; Rachel Corrie'nin dünyasında anlamlıdır. O öyle bir dünya sunmuştur ki artık bize; hayat gerçek amacına ulaşmıştır. Zalime karşı durmak ve mazlumun yanında olmak görevi. Çocuk, bu bilince Rachel'in dünyasında ulaşmıştır. Rachel çocuk için bir kahraman gelecek gerçek dünyanın bir yansımasıdır.

Çocuk ise, Müslüman Hristiyan, Yahudi ve dinsiz olabilir. Çocuğun en bariz özelliği zulme karşı mazlumun yanında yer alması. Ve daha adil daha gerçek yaşanılabilir bir dünyayı savunması. Çocuğun tanımlanmayış oluşunu Müslüman dünyaya bir eleştiri olarak da düşünebilir. 70 yıldır devam eden İsrail zulmüne karşı; İslam dünyası sessiz ve görmezden gelmeye devam ediyor. Gerçek ve kalıcı bir çözüm için adımlar atılmış değil. Buradan bakıldığında çocuk; merhametli, adalet duygusu oluşmuş dünyanın tüm insanlarını temsil ediyor. Cinsiyetinin de özellikle belirtilmemesi üzerine de düşülmeli. Kız ya da erkek; ne fark eder zulmün karşısında ve mazlumdan yana.

Ayrıca Rachel Corrie için yazılmış bir şarkı da var. Rüzgârın Kızı adlı bu şarkıyı Almora grubundan dinleyebilirsiniz.


sinema yazısı

uzun süredir matbu olarak yayın hayatını sürdüren Nihayet Dergisi'nde yer alan bir yazım.


 https://www.gzt.com/nihayet/vardanin-gozunden-varolusa-dair-anlar-3593241

sinema yazıları


online yazı ve düşünce mecrası olan dibace.net'te yer alan sinema yazılarım. 


 http://www.dibace.net/yazar/zeynep-karaca-yazdi/

şiirler

 

edebiyat üzerine, yazı ve incelemelerin yer aldığı edebistan.com adlı online sitede yer alan şiirlerimin de linkini bırakıyorum, buradan ulaşılabilir. 


https://edebistan.com/yazarlar/zeynep-karaca

şiir

 

Online şiir dergisi; petroleus'da yayınlananlardan biri. 

GODARD SİZİ TEBRİK EDİYOR


siz kırmızıya Mao Mao diye seslendiğinizde
sokakta avuçlarınızla kavrayacak bir et parçası aradığınızda
odalarınızı maharetli ve işlevsel kıldığınızda
dokunulacak yerler için
trafikte uzun kalıp bir bombayı kafanızda patlattığınızda
şehri aylak aylak dolanıp kendinizi hiç aramadığınızda
kadınları içe girip çıkılacak kadar yüzeyselleştirdiğinizde
okunan kitaplardan cümleler bulup iki insan arasındaki mesafeyi fetişleştirdiğinizde
ateşli şeylerden görüntü yaratıp
kendinizi Filistin'de ya da Paris'te
dolanırken bulduğunuzda
içinizden bir nehir ve gözyaşı aynı anda geçtiğinde
çok et yiyenle birbirini yiyeni aynı düşündüğünüzde
aldatıldığınızda ve aldattığınızda
ikisi arasında sadece oluşmamış
bir imge var sandığınızda
sokakları yürüyüş için kullanıp
birden kalabalıklaştığınızda
göz göze gelirken kaypak
içe dönüp patladığınızda
üstelik sadece keyif almak için yaşarken
birden dünyanın politikliğiyle vurulduğunuzda
patladığınızda durmaksızın içe doğru ve kalabalık ortasında
biri kulağınıza eğilip şöyle diyor
Godard sizi tebrik ediyor 

şiir

Yine Akatalpa Dergisi'nde yayınlanan şiirim. Bununla birlikte birçok şiirim aynı dergide yer aldı. 


SES AŞKA GÖLGE DEĞİL


Bu şehrin ışıkları yürümeyi unutmuş 
Ayaklar için mi yanar
İlk düşünü hatırlamaz insan 
Çünkü anne karnı yokluk
Nar saçılmaz çünkü taneleri ağlar 
Göz göze bakmaz 
Usturadır ortasından geçen 
Kanı da göremezsin 
Dünya bu rengin altında gizli
Doğarken ağlamak daha sessizdir 
Yaş aldıkça artan ağrıya nazaran 
İpi önce yumak yaparlar 
Açıldığında kilim 
Sözlere çokça aldan ki
Ses olup duymasın kulak
Doğuracak kelime olsaydı kader 
Tek bir cümle olurdu 
Ağrısız ayakta sarhoş baş 
Tükensin ses kelime ve ahenk
Çünkü söylemiştir yağmur 
Çiçeğe dokunduğunda aşk 
Bir dağı düşün yıkılmaz toprağın ağırlığından
Allah muhkemdir müteşabih değil
Damlaları biriktir 
Gökyüzü kalıcı değil
Bir hüznü gör ve çöz ki
Dişler ağızda kalıcı değil

şiir

 MEVSİMLERİN DEĞİŞTİRDİĞİ YAPRAK 


Bir yasa gerekli belki de
Meyveleri kabuğundan ayırırken 
Aşkı da böylece yüreğe bırakırdık
İncinmezdi her sözde bulunamayışı
Mevsimler niçin bir adla anılır 
Göz yeterli değil mi geçiş iklimine 
Gerçi elmalar da birbirinden ayrılır
Ağaçların yeşil ve sarı yaprakları arasında 
İnsan bilmek istiyor ve üzerine bilmekten yapılıyor bir el
Hani yosun bir taşı sararken hangi sırrını saklar 
Umut diyoruz bazı şeylere 
Çorapsız ayak üşürken kan yine hareket ediyor
Herkesin bir dağı olsa ve oradan bir kelime söylese hayata 
Belki aşkın yazgısı bilinir ses ağaca çarptığında 
Hayatım diye başlarken bir cümleye 
Dutun yaprağının altına sakladığı gibi belki her şey
Kesinlik bildiren yargılar benim kaderim değil
Eğik başla omuz yüksekte yürümek adım
Uzatsam elimi kalbimde bir boşluğa 
Ve hayatım merhaba ben geldim desem 
Bilmem belki hiç uzaklaşmayanıyım
Renk değiştiren yaprağın

SAYIKLAMALAR İKİ

 SAYIKLAMAR İKİ En son ölüm gelir yine de erken deriz diyordu biri. Sahi sonda mı geliyor ölüm, her şey tamam olduğunda mı geliyor. Yakınını...