SAYIKLAMALAR VE UYANIŞLAR
Olağanüstü nedir sizce? Neye olağanüstü deriz, neyi olağanüstü buluruz? Mesela bu kelimeyi yakınlarınızdan sıkça duyarsınız, bir gün ya da bir olay yaşamıştır. Anlatırken dönüp size; olağanüstüydü der. İlk temel mantıkta şöyle düşünebiliriz, demek ki sıradan olan, normalinin üzerinde bir deneyimdi. Normalimizin ve sıradanımızın üzerindeki deneyimler; elbette olağanüstüye denk düşebilir. Rüyalar mesela, en çok içimizi ve dünyamızı karıştıran şeyler. Gerçekte bulamayacağımız, göremeyeceğimiz kadar, gerçek dışı ve üstü olan o büyülü evren çoğu zaman olağanüstüdür. Mesela bir film, genellikle bir film bir filmdir ama kişisel deneyimimiz ya da hayata bakış açımız ya da ben de tam böyle düşünmüştüm ve hissettirdiği olağanüstüydü diyebiliriz. Bunlar mümkün, başka neye deriz, duygulara mesela, böylesini daha önce yaşamıştım onda hissettiğim rutinin dışındaydıyı da çok kullanırız. Bazen de efsunlu zamanlar gelir başımıza; hiç beklemediğimiz biriyle karşılaşmak ya da bir sergide bir tabloya denk gelmek, ve yine ya da kendimizi yaşamın olağan akışının dışında bir hikayenin içinde bulmak. Tüm bunlar bizi olağanüstü olanın sınırlarına götürüyor. Bu Gerçeküstücüler için olağanüstü kavramı çok önemliymiş, sanat yaratımında olağan olanın sıradanın dışına çıkmak için, olağanüstü olan deneyimlerinden yararlanıyorlarmış. İşte tüm bunlar; sınırları aşmakla bağlantılı. Eğer sınırları bir an olsun aşamıyorsanız, olağanüstüye de açık değilsinizdir. Sınırları aşmanın normal hayat şartında birçok formu ve deneyim alanı var. Ama ilk çığlık zihinde atılır. Mesela yine sıkça duyduğumuz insan cümlesi, kendimi başka bir hayatın içinde hayal ediyorum. Çok tehlikelidir bu cümle, insanı yerinden yurdundan edebildiği gibi benliğinden de eder. Ama bütün iyi şeyler bu tehlikeli ruhlardan zuhur eder. Bana kalırsa tehlikeli insan, iyidir. Çıkışsız ve hayallerle dolu. Bu insana güvenebiliriz. Neyse siz yine de kişisel deneyimlerinizden karar verin bunlara, bu işin bencesi bu.
..........................................
Ben Edip Cansever seviyorum, İkinci Yeni’de sevdiğim birçok isim var. Turgut Uyar ve Sezai Karakoç, bunlar iki önemli kalem. Ama Edip Cansever’in hüznü kimde var. Materyalist şiir yazdığına dair eleştiriler var. Doğrudur bazı şiirleri böyle. Ama bir insan hüzünde bu kadar ısrar edip, baştan sonra kahrolabilir mi. Nedir Edip Cansever’i bu kadar hüzünlü kılan, halbuki dönemin şairleriyle kıyaslandığında; maddi durumu en iyi olan odur. İşçi Partisi üyeliğini falan düşününce, muhtemelen içinde yaşadığı toplum için karamsardır, biraz da alkolden dolayı karamsardır. Şiir için de yaygın bir kanı vardır, şiir kederden doğar diye. Kendi adıma neşeli bir insanım ama kederde de beklediğim zaman oluyor. Neyse mesele kederden çok topluma bakınca gördüklerimiz üzerinde yoğunlaşıyor galiba. Kendimizi buraya ait görmekten başka çaremizin olmadığı, gerçeği. Ve bu toprakların sorunla yoğrulan doğası. Bizi de etkiliyor ve yönlendiriyor. “İnsan yaşadığı yere benzer Ahmet Abi” derken, bu ülkenin kaderinden pay aldığını düşüyor elbette. Toprağa benzemeyi, oranın davranışlarını kanıksamak olarak düşünmüyorum ben ama oraya dair sorularınız olmalı. Oralı olmaya dair bir aidiyetiniz de olmalı ama gerçek bir sanatçıysanız da oraya dışarıdan bakabilmelisiniz. Bu da şimdilik böyle.
............................................................
Ev duygusuna inanır mısınız? Çok temel bir şeydir, aidiyet kurmak. Ben bu konuda pek başarılı sayılmam hatta duygusal olarak o kadar ileri boyuttadır ki; evsiz yaşadığımı düşünürüm. Neyse geçelim, lafı getirmek istediğim yer. Evde aile ile vakit geçirmek herkesin de itiraf edeceği gibi çoğu zaman sıkıcıdır. Üstelik evcil hayvanınız da yoksa. Aile temel ihtiyaçtır belki ama yirmi yaşınıza kadar, ondan sonra bir aileniz olmasa da olur. Zaten bu aile bağları masalları da o yaşlarınıza kadar geçerlidir. Ailesiyle sürekli birlikte olabilen var mı bilmiyorum. Mesela kendi düzeninizi kurduğunuzda siz artık başka bir bireysinizdir ve yaşam öyle akar, aile artık arka fondur. Sadece hayatta zorlandığınız dönemler olur, o zaman ailenin desteği önem ifade eder, onun dışında sizin onlara destek olmanız gereken dönemler olabilir, yaşlı ve hasta olabilirler. Ama sanıldığı ve iddia edildiği gibi kutsal bir bağ değildir aile. Ailemle yaşıyorum evet, bağlarımızda fena değil, ortalama ama bunlar da düşüncelerim, umarım aile fertleri yazıyı okumaz. Bu da şimdilik böyle.
...........................