DÜNYANIN PENCERESİNE SAKSI KOYDUM
yeryüzüne bak, bir de göğe ama iyice
renkler nerede, ne yapıyor renkler
biz ne yapıyoruz, dünyaya armağanımız ne
sen, ben, bir başkası da olabilir
karşı koyuyor muyuz acılara ve silahlara
işgallere, gözyaşına
ağlayan çocuklara çare bulabiliyor muyuz
maviye inanıyorum biraz fazla
bugün de gün boyu yağdı
göğü görmen lazım nasıl da karardı
bunu sen görememişsindir
kelimeyle sana haber veriyorum
kırmızı montumu giydim
botlarımı da
artık kışa hazırım
hazırım üstümüze yağacak her şeye
bomba hariç
ezilmişlik hariç
eşitsizlik hariç
ben sanırım biraz romantizme hazırım
kar kaplı yolda yürümeye
sokakta kedi sevmeye
dökülen gazellerde hışırtılı sese
sanırım gözlerine hazırım
neden böyle olur biliyor musun
tam yağacakken yağmur
tam yağacakken kar
tam geçecekken önümüzden bir otomobil
tam atacakken kalbim
neden birden evren durur biliyor musun
sonunda açılacak, güllere hazırlar bizi
açılacak, gül, hazırlar bizi
dünyayı nasıl seviyorsun kırmızı mı
kan mı, şarap mı, gül mü, elbise mi
insanı nasıl seviyorsun
zengin mi, yoksul mu, politik mi
ben en çok yağmuru, karı ve kedileri
en çok da dünyanın renklerini
benimle inanır mısın
bir mutluluğun sonuna
bir eşit ve kardeş dolu dünya
bir kediye ve buluta
inanır mısın benimle
yosun tutan ağaca
ve ince bir sızı gibi akan dereye
sana söylemek istediğim bir sır var
aşıkken kalbimiz kan pompalamaz, nar toplar
biraz heyecan dolu olur ya ellerimiz, bulut toplar
vücut birden dengesini kaybeder ya, heyecan toplar
bunları bilir misin
ilk defa girilen sokak dünyanın sonuna açılır
aşk gibi, ölüm gibi, bulut gibi
Büyük şairler üzerine yazmanın elbette bir zorluğu var. Özellikle bu kişiler çok yönlü insanlarsa daha fazla işimiz zor. Sezai Karakoç, 1950’lerden itibaren adından söz ettirmiş, İkinci Yeni’ye öncü olmuş, Diriliş fikri etrafında ufuk açmış bir düşünür. Üzerine söyleyeceklerimiz daha sonra bir başkasının yazacaklarından dolayı eksik ve hatalı kaçabilir. Ömer Erdem’in
Sezai Bey’in bir diğer özelliği gazete sayfalarında ölüm ilanlarını sürekli okuması olarak yazılıyor. Ömer Bey, bunun da geçmiş arkadaşlarının ölümünü takip etmekle bir ilgisi olabileceğini hatta aşık olduğu kadınların hayatta olup olmadığını kontrol yöntemi olduğunu söylüyor. Ayrıca Sezai Bey’in hiçbir cenazeye katılmadığı da notlar arasında yer alıyor. Yine Sezai Bey’in şiirleri üzerine konuşmayı sevmediğini yazar bize hatırlatıyor. Sezai Karakoç ve İstanbul ise, üzerine düşünmeye değer.