matbu Cins Dergi'nin ocak sayısında yayınlanan yazım.
İçimizi ısıtan bir
mücadele: Laskar Pelangi
Uzaklarda neler oluyor, merek eder misiniz? Adını sadece haritada gördüğümüz bir ülkede yaşam nasıl akar. En çok hangi kitaplar okunur, hangi filmler izlenir. Bizim acılarımız ve sevinçlerimiz onlarda da var mı merakınız var mı? Bir yıl sürecek bu film incelemelerinde; Malezya, Endonezya, Afrika ve Filistin’den filmlere değineceğiz. Önce Endonezya sinemasının genel görümünden bahsedelim.
ENDONEZYA SİNEMASI
Endonezya sineması, çeşitli tür ve tarzlara yayılan çok çeşitli filmlerle uzun ve zengin bir tarihe sahip. Endonezya sinemasının 1950'lerdeki klasik eserlerinden 21. yüzyılın çağdaş hitlerine kadar ülkenin kültürünü, tarihini ve sanatsal yeteneğini sergileyen pek çok olağanüstü film var. Endonezya sineması, son yıllarda medyanın sınırlarını zorlayan ve yeni temalar ve tarzlar keşfeden yeni bir genç ve yenilikçi film yapımcıları dalgasıyla önemli bir büyüme ve evrim yaşadı. Aksiyon dolu gerilim filmlerinden düşündürücü dramalara ve romantik komedilere kadar Endonezya filmleri her zevke uygun bir şeyler sunar. En ünlü Endonezya filmlerinden bazıları arasında klasik drama “Tjoet Nja' Dhien” (1988), korku filmi “Pengabdi Setan” (1980) ve aksiyon dolu suç gerilim filmi “The Raid” (2011) bulunmaktadır. Daha yeni hitler arasında romantik drama "Laskar Pelangi" (2008), komedi "Ada Apa Dengan Cinta 2" (2016) ve eleştirmenlerce beğenilen drama "Marlina the Murderer’in Four Perde" (2017) yer alıyor. Endonezya’yı anlamak üzerine iyi bir belgesel olan The Look of Silence (Sessizliğin Bakışı) 2016’da Türkiye’de gösterilmişti.
YÖNETMEN KİMDİR
Bugün başlayacağımız film 2008 Endonezya yapımı Gökkuşağı Kardeşliği (Laskar Pelangi). Filmin yönetmeni Riri Rıza. Yönetmen hakkında da fikir edinmek adına kısaca bahsedecek olursak: 1970 doğumlu. Jakarta Sanat Enstitüsü Film Bölümü'nden mezun oldu ve Londra Royal Holloway Üniversitesi'nden Film Senaryosu alanında yüksek lisans derecesi aldı. Rıza, "Sonata Kumpung Bataj" adlı filminin Oberhausen'deki kısa film festivalinde ödül kazanmasıyla (1994) tanındı. Daha sonra diğer üç yönetmenle birlikte "Kuldesak" ('94) filmini yönetti. Kendi yönettiği ilk büyük filmi olan devam filmi "Petualangan Sherina" Endonezya'da gişe rekorları kırdı. Bir sonraki filmi olan ve ikinci uzun metrajlı filmi olan "Elaiana, Elaiana" birçok uluslararası film festivaline davet edildi. Rıza, uluslararası film festivallerinde birçok ödül alan "GIE" ve "3 Days to Forever" filmlerini yönetti. "Gökkuşağı Kardeşliği", Endonezya'nın 2008'de gişe rekorları kıran filmi oldu. "The Rainbow Troops"un devamı olarak çekilen "The Dreamer" da gişe rekorları kırdı.
FİLME DAİR NOTLAR
Riri Rıza'nın bu parlak kariyerindeki filmine dair söyleyeceklerimiz de var elbette. Laskar Pelangi, Andrea Hirata'nın yazdığı bir romana dayanan içinde bolca Endonezya müzikleri bulunan bir film. Laskar Pelangi, Endonezya'nın Belitung Adası'ndaki Kampong Gantong köyünde 80'lerde geçen gerçek olaylardan esinlenen bir hikaye. Ada, bir zamanlar Endonezya'nın en zengin adalarından biri, madencilik yapılıyormuş. Film boyunca Muhammadiyah adlı bir okulun açılma sürecine tanık oluyoruz. Yeterli sayıda öğrenci bulunmadığı için açılamayan bir sınıfta öğretmenin verdiği mücadele filmin ana unsuru. Bu mücadeleyle çocukların kaderini değiştirilmeye çalışılıyor. Film bizi evrenine, Laskar Pelangi’lerden biri olan İkal’ın eve dönüşüyle alıyor. Sınıfın açılması için on çocuk gerekli ve bir kişi eksik, bu kişinin gelişi bekleniyor. Film boyunca hayallere ulaşmak için yapılan mücadeleye şahit oluyoruz. Bu filmde asla pes etmeyen ve öğrencilerinin geleceği için elinden geleni yapmaya çalışan bir öğretmen gibi pek çok ilginç karakter var ve hayallerine ulaşmak için mücadele eden çocuklar da var. Filmde en ilginç bulduğum şey Sekolah Hati, yani Kalp Okulu. Eğitim bize iyi bir puan, iyi bir sınav sonucu, prestij vb. getirebilir. Ama bu filmde bize hayatı öğrenen çocukların, geleceğin ne kadar önemli olduğunu, ona ulaşma mücadelesini, aralarındaki dostluğu, mutlu bir yürekle birbirlerine nasıl yardım edip destek olduklarını anlatıyorlar. Aynı zamanda şu alıntı da geçtiği gibi: "berusahalah untuk selalu memberi sebanyak-banyaknya daripada menerima sebanyak-banyaknya.." veya "...mümkün olduğu kadar çok almak yerine, verebildiğin kadar vermeye çalış." Bugünlerde verme sözcüğünün anlamını yitirmiş o kadar çok insan var ki. Bu filmde bize, ister zamanı, ister parası, ister sadece emeği olsun, sahip olduğu her şeyi hâlâ başkaları için samimiyetle veren insanları anlatıyorlar. Filmden ilginç bulduğum bir diğer alıntı ise, "Hidup kita bukan berbicara masa lalu, tapi hidup kita berbicara masa depan. Tentang apa yang akan terjadi di masa depan, ditentukan dari hidup kita saat ini.." veya “Hayatlarımız konuşamaz, geçmiş hakkında; gelecekten bahsedilmeli. Gelecekte ne olacağına ise bugünkü hayatlarımızla karar veriliyor…” yani bugünden başlayarak kendi yaşam amacınıza ya da kendi vizyon ve misyonunuza sahip olmanız gerekiyor.
SON SÖZ
Film bu haliyle; hayallere giden mücadeleyi anlamlı bir noktaya taşırken, dünyada mücadelenin de erdemli olması noktasında bizi ikna ediyor. Kalbimizin onay vermediği işlerden gerçek ve insana yaraşır bir şey çıkmayacağını, önemli olanın kalple ve insan kalarak yapılan işlerin daha samimi ve insana yakışır olduğunu fısıldıyor. Film boyunca; çocukların yokluk ve hayalleri arasında dolanıp dururken bize söylemek istediği belki de; imkansız yoktur mücadele vardır noktası. Bu bağlamda filmi bulunması zor olsa da izleyenler olursa; o samimiyete şahit olacaklardır.