31 Ocak 2024 Çarşamba

Cins Dergi'de yayınlanan film yazım

matbu Cins Dergi'nin ocak sayısında yayınlanan yazım. 

 

İçimizi ısıtan bir

mücadele: Laskar Pelangi

Uzaklarda neler oluyor, merek eder misiniz? Adını sadece haritada gördüğümüz bir ülkede yaşam nasıl akar. En çok hangi kitaplar okunur, hangi filmler izlenir. Bizim acılarımız ve sevinçlerimiz onlarda da var mı merakınız var mı? Bir yıl sürecek bu film incelemelerinde; Malezya, Endonezya, Afrika ve Filistin’den filmlere değineceğiz. Önce Endonezya sinemasının genel görümünden bahsedelim.


ENDONEZYA SİNEMASI

Endonezya sineması, çeşitli tür ve tarzlara yayılan çok çeşitli filmlerle uzun ve zengin bir tarihe sahip. Endonezya sinemasının 1950'lerdeki klasik eserlerinden 21. yüzyılın çağdaş hitlerine kadar ülkenin kültürünü, tarihini ve sanatsal yeteneğini sergileyen pek çok olağanüstü film var. Endonezya sineması, son yıllarda medyanın sınırlarını zorlayan ve yeni temalar ve tarzlar keşfeden yeni bir genç ve yenilikçi film yapımcıları dalgasıyla önemli bir büyüme ve evrim yaşadı. Aksiyon dolu gerilim filmlerinden düşündürücü dramalara ve romantik komedilere kadar Endonezya filmleri her zevke uygun bir şeyler sunar. En ünlü Endonezya filmlerinden bazıları arasında klasik drama “Tjoet Nja' Dhien” (1988), korku filmi “Pengabdi Setan” (1980) ve aksiyon dolu suç gerilim filmi “The Raid” (2011) bulunmaktadır. Daha yeni hitler arasında romantik drama "Laskar Pelangi" (2008), komedi "Ada Apa Dengan Cinta 2" (2016) ve eleştirmenlerce beğenilen drama "Marlina the Murderer’in Four Perde" (2017) yer alıyor. Endonezya’yı anlamak üzerine iyi bir belgesel olan The Look of Silence (Sessizliğin Bakışı) 2016’da Türkiye’de gösterilmişti.


YÖNETMEN KİMDİR

Bugün başlayacağımız film 2008 Endonezya yapımı Gökkuşağı Kardeşliği (Laskar Pelangi). Filmin yönetmeni Riri Rıza. Yönetmen hakkında da fikir edinmek adına kısaca bahsedecek olursak: 1970 doğumlu. Jakarta Sanat Enstitüsü Film Bölümü'nden mezun oldu ve Londra Royal Holloway Üniversitesi'nden Film Senaryosu alanında yüksek lisans derecesi aldı. Rıza, "Sonata Kumpung Bataj" adlı filminin Oberhausen'deki kısa film festivalinde ödül kazanmasıyla (1994) tanındı. Daha sonra diğer üç yönetmenle birlikte "Kuldesak" ('94) filmini yönetti. Kendi yönettiği ilk büyük filmi olan devam filmi "Petualangan Sherina" Endonezya'da gişe rekorları kırdı. Bir sonraki filmi olan ve ikinci uzun metrajlı filmi olan "Elaiana, Elaiana" birçok uluslararası film festivaline davet edildi. Rıza, uluslararası film festivallerinde birçok ödül alan "GIE" ve "3 Days to Forever" filmlerini yönetti. "Gökkuşağı Kardeşliği", Endonezya'nın 2008'de gişe rekorları kıran filmi oldu. "The Rainbow Troops"un devamı olarak çekilen "The Dreamer" da gişe rekorları kırdı.

FİLME DAİR NOTLAR

Riri Rıza'nın bu parlak kariyerindeki filmine dair söyleyeceklerimiz de var elbette. Laskar Pelangi, Andrea Hirata'nın yazdığı bir romana dayanan içinde bolca Endonezya müzikleri bulunan bir film. Laskar Pelangi, Endonezya'nın Belitung Adası'ndaki Kampong Gantong köyünde 80'lerde geçen gerçek olaylardan esinlenen bir hikaye. Ada, bir zamanlar Endonezya'nın en zengin adalarından biri, madencilik yapılıyormuş. Film boyunca Muhammadiyah adlı bir okulun açılma sürecine tanık oluyoruz. Yeterli sayıda öğrenci bulunmadığı için açılamayan bir sınıfta öğretmenin verdiği mücadele filmin ana unsuru. Bu mücadeleyle çocukların kaderini değiştirilmeye çalışılıyor. Film bizi evrenine, Laskar Pelangi’lerden biri olan İkal’ın eve dönüşüyle alıyor. Sınıfın açılması için on çocuk gerekli ve bir kişi eksik, bu kişinin gelişi bekleniyor. Film boyunca hayallere ulaşmak için yapılan mücadeleye şahit oluyoruz. Bu filmde asla pes etmeyen ve öğrencilerinin geleceği için elinden geleni yapmaya çalışan bir öğretmen gibi pek çok ilginç karakter var ve hayallerine ulaşmak için mücadele eden çocuklar da var. Filmde en ilginç bulduğum şey Sekolah Hati, yani Kalp Okulu. Eğitim bize iyi bir puan, iyi bir sınav sonucu, prestij vb. getirebilir. Ama bu filmde bize hayatı öğrenen çocukların, geleceğin ne kadar önemli olduğunu, ona ulaşma mücadelesini, aralarındaki dostluğu, mutlu bir yürekle birbirlerine nasıl yardım edip destek olduklarını anlatıyorlar. Aynı zamanda şu alıntı da geçtiği gibi: "berusahalah untuk selalu memberi sebanyak-banyaknya daripada menerima sebanyak-banyaknya.." veya "...mümkün olduğu kadar çok almak yerine, verebildiğin kadar vermeye çalış." Bugünlerde verme sözcüğünün anlamını yitirmiş o kadar çok insan var ki. Bu filmde bize, ister zamanı, ister parası, ister sadece emeği olsun, sahip olduğu her şeyi hâlâ başkaları için samimiyetle veren insanları anlatıyorlar. Filmden ilginç bulduğum bir diğer alıntı ise, "Hidup kita bukan berbicara masa lalu, tapi hidup kita berbicara masa depan. Tentang apa yang akan terjadi di masa depan, ditentukan dari hidup kita saat ini.." veya “Hayatlarımız konuşamaz, geçmiş hakkında; gelecekten bahsedilmeli. Gelecekte ne olacağına ise bugünkü hayatlarımızla karar veriliyor…” yani bugünden başlayarak kendi yaşam amacınıza ya da kendi vizyon ve misyonunuza sahip olmanız gerekiyor.


SON SÖZ

Film bu haliyle; hayallere giden mücadeleyi anlamlı bir noktaya taşırken, dünyada mücadelenin de erdemli olması noktasında bizi ikna ediyor. Kalbimizin onay vermediği işlerden gerçek ve insana yaraşır bir şey çıkmayacağını, önemli olanın kalple ve insan kalarak yapılan işlerin daha samimi ve insana yakışır olduğunu fısıldıyor. Film boyunca; çocukların yokluk ve hayalleri arasında dolanıp dururken bize söylemek istediği belki de; imkansız yoktur mücadele vardır noktası. Bu bağlamda filmi bulunması zor olsa da izleyenler olursa; o samimiyete şahit olacaklardır.

Gitmek filmi üzerine inceleme


edebiyatburada.com adlı internet portalında yayınlanan film yazım. 

Bu ülkeden 
Gitmek ama nereye?
Ülkenin içinde bulunduğu şartlar biraz etkin olsa da; gençler arasında en önemli heyecanlardan biri bu ülkeyi terk etmek ve başka bir ülkede yeni bir hayat kurmak. Bazılarının haklı gerekçeleri var, bazıları ise; ülkesiyle bağının kuramamış, başka bir ülkede mutlu olacağı inancı var. Kendi ülkesinde özne olmaktansa başka bir ülkede mülteci olmayı göze almak. Sahi ülkemiz bu kadar ötekileştirmeyi hak ediyor mu, biraz da bunun üzerine düşünmeliyiz.
Suriye, Irak, Yemen, Filistin, Afganistan gibi savaşların yaşandığı ülkelerden göç etmek ve kendi kaderini tayin etmek için başka bir ülkede mülteci olmak artık normal sayılıyor. Biz de bir mülteci ülkesiyiz. Mültecilere iyi davranıyor ya da kötü davranıyoruz. Bunun bir ortak noktası yok. Milliyetçiler ülkemizde Suriyeli ya da Afgan istemiyor.Ötekini tanımaya da da anlamaya açık değiliz. Mülteci olmak global dünyada dev bir yarık gibi; bu yarık ne kadar büyürse kapitalistler o kadar güçleniyor. Savaşlara silah satarak güç kazanıyorlar. Mülteci olmak zorunda kalan insanları ucuz iş gücü olarak görüyorlar. Mültecilik dev bir yarık olarak karşımızda duruyor.
Bugün bahsetmek istediğim film Seval Şener yapımı Gitmek (To Go). 20 dakikalık bu kısa filmde; başrol Derin ailesiyle sorunları olan bir üniversite öğrencisi. Tek hayali bir gün vatanını terk edip başka bir ülkede daha iyi bir hayat kurma arzusu. Hayatında yolunda gitmeyen şeyler için çözümü gidip kurtulmak. Sahi savaş ya da gönüllü mültecilik bu kadar kolay mı? Bu kadar, kurtulmak anlamına mı geliyor? Burada üniversite mezunu olup Almanya’da kurye olmak, İngiltere’de tezgahtar olmak daha mı cazip. Sorun belki çok yönlü; ülke ekonomisinin kötü durumu, gençlerin hayallerine uygun olmayan yaşam standartları belki temel etken. Bunlarda konuşulmalı ve gençler neden vatanını terk etmek istiyor üzerine; düşünülmeli ve çalışılmalı. Fakat her şeye rağmen, mülteci olma arzusuna değiyor mu, vatanı terk etmek düşünmek lazım.Terimsel olarak baktığımızda savaş mağdurları mülteci, ekonomik sebeplerden dolayı ülkesini terk eden göçmen. Derin’in hayalleri de göçmen olma üzerine kurulu. Derin bu hayallerle yaşarken bir gün Kanadalı karşı komşusuyla tanışır. Kanadalı komşusuyla İngilizce konuşurlar ve aralarında iyi bir uyumu yakalarlar. Fakat Kanadalı komşu Irak savaşı sırasında ülkesini terk edip Türkiye’ye sığınmış bir mülteci. Derin bunu öğrendiğinde göçmen olarak gitme hayali hakkında kendini gözden geçiriyor. Ailesiyle arayı düzeltmek ya da kendindeki açığı fark etmek noktasına geliyor.
Ülke ve dünyadaki ekonomik koşullar; özellikle gençleri ama genelde birçok insanı,  göçmen olmaya zorluyor. Bu derin yarık üzerine düşünürken, ülkemiz gerçekten yaşanmaya değmiyor mu? Başka dünyalara heves edecek ve hayal kuracak kadar ülkemizi sevmiyor muyuz? Ait olmak ve bağ kurmak. Bunlar da önemli noktalar. Neden bağ kuramıyoruz yaşadığımız toprakla; neden başka topraklar bize daha cazibeli görünüyor. Kendimizi burada daha iyi hissetmek için yapmamız gerekenler yok mu?
Bu biraz da batının teknikte ilerlemesinin ve özgürlükler yurdu olarak sunulmasının sonucu değil mi? Sahi batı o kadar özgür ve albenili mi? Kendimizde aşağılık kompleksi hissedeceğimiz kadar, durum kötü mü? Ülkemizin de sorunları var kabul ama bu vatan dışında Avrupa ve Amerika harikalar diyarı mı? Tanzimatla başlayan batılılaşma arzusunun uzantısı mı tüm bunlar? Bunları ve daha fazlasını düşünmek isterseniz, Gitmek filmine denk geldiğinizde izleyin derim.
 
Yapım Tarihi – 2023
Süre – 00:19:59
Format – Kurmaca, Renkli, Türkçe
Yönetmen / Director – Seval Şener
Senaryo / Screenplay – Seval Şener, M. Ali Çakmak
Görüntü Yönetmeni / Cinematographer – İsmail Eser
Müzik / Music – Dennis Stelmakh, Urban Desert Wave
Kurgu / Editing – Sercan Subaşı, Eren Şahin
Yapımcılar / Producers – M. Ali Çakmak, Seval Şener

* San Jose Uluslararası Film Ödülleri – En İyi Kurmaca Kısa Film Ödülü
* ⁠Brezilya Yeni Vizyonlar Film Festivali – En İyi Poster Ödülü
* ⁠CineMaz Uluslararası Bağımsız Film Festivali – Mansiyon Ödülü
* ⁠Adana Altın Koza Uluslararası Film Festivali – Özel Gösterim Seçkisi
* ⁠İzmir Uluslararası Kısa Film Festivali – Panorama
* ⁠Sırbistan / Başlangıç – Geri Dönenler Uluslararası Kısa Film Festivali – Resmi Seçki
* ⁠Anadolu’nun Tadı Türkiye’den Filmler Festivali / İngiltere – Resmi Seçki
* ⁠Roma Outkast Bağımsız Film Ödülleri – En iyi Oyuncu (Işıknaz Özedgü)
* ⁠Annaba Akdeniz Film Festivali – Özel Seçki (Cezayir)
* ⁠Diorama Uluslararası Film Festivali – Özel Seçki (Dubai)
* ⁠Polonya / 14. Edukino Festivali – Özel Seçki
* ⁠Dünya Prömiyeri Film Ödülleri – Özel Seçki (Los Angeles)
* ⁠İnsan- Çevre Koruma Festivali – Özel Seçki (Kanada)
* ⁠Yakın Çekim Uluslararası Film Festivali (Kanada)

Mavera Tv Youtube kanalında yaptığım söyleşi


Mavera Tv Youtube kanalında; Muhammed Safa Ulusoy ile Gövdesi Hakkında Konuşan Kelebek isimli şiir kitabım üzerine yaptığımız söyleşi. 
Söyleşiyi aşağıdaki linkten izleyebilirsiniz.





SAYIKLAMALAR İKİ

 SAYIKLAMAR İKİ En son ölüm gelir yine de erken deriz diyordu biri. Sahi sonda mı geliyor ölüm, her şey tamam olduğunda mı geliyor. Yakınını...