26 Temmuz 2023 Çarşamba

Şiire Kısa Övgü üzerine

Şiire Kısa Övgü üzerine
şiire madalya vermek

Şiir, Türk-İslam geleneğinin en vazgeçilmez sanatlarından biri. Buna rağmen modern dönemde ya hak ettiği ilgiyi görmüyor ya da burun kıvrılarak hak ettiği değeri alıyor. Bunun birçok sebebi olabilir, şairlere yüklenen büyük anlamlar ya da duygularımızı istediğimiz gibi kullanamadığımız bir çağa sıkışmış olmak. Her şeye rağmen bir gün hayallerimizdeki dünyaya uyanacaksak; bunun içinde şiir olacak diye düşünüyorum.
Şiir bir tür incelik ve ruh okşaması olarak insan olarak duyduğumuz en temel insani formları da beraberinde getiriyor. Biz değişen ve sürekli dönüşen hayatın içinde dünyaya başka bir gözle bakmak istiyoruz. Başka bir renk başka bir sokak başka bir hayat ve başka bir dünya; buraya giden yolunda şiirden geçtiğine eminim. Şiiri sadece şairler arasında övülmekten ve yüceltmekten kurtaracak olan da yine şairler.
Karşı koyulamaz bir ses ve anlamla dünyaya yürümeye hazır olduğumuzda şiir de
gerçek ve hak ettiği ilgiyi kitleden görecektir. Bütün bunları ve daha fazlasını
düşündüren ise Şiire Kısa Övgü kitabı. Jean-Pierre Simeon’un Yapı Kredi’den çıkan
küçük ama hacimli kitabı. Yazarı şiire övgüye götüren süreç yukarıda biraz söylemeye çalıştığım etkiler söz konusu olmuş. Şiirin günümüzde hak ettiği ilgiyi görmemesi üzerine şiire övgü yazmayı düşünen yazarımız; bunun fazlasıyla hakkını veriyor. Şiir ya da Dilin Olanaksız Yanı, Heyecan yani İsyana Övgü, Şiirin Yoksulluğu Zenginliğidir, Neşe Üzerine, Biz’in Şiiri ya da Toplumsal İlke Olarak Şiir, Şiir Dili Nasıl Kurtarır, Dünyayı Şiir Gibi Okumak gibi birçok başlık altında şiire yaklaşan yazar, her cümlesini övgüyle bitirmenin yanında şiirle nasıl bir bağ kurmamamız gerektiğinin de sınırlarını ortaya koyuyor. Cemal Süreya, Edip Cansever, Turgut Uyar, Sezai Karakoç gibi yazarların şiir üzerine yazılarını okuduysanız, buradaki satırlar size yabancı gelmeyecek. Buna İsmet Özel’in Şiir Okuma Klavuzu da dahil. 
Şiir dediğimizde ne kastediyoruz. Hayatın içinden hayata rağmen oluşturduğumuz olağanüstü durum, hakkında ne kadar bilgiliyiz. Eğer şiir hayatı yüceltiyor ve hayata yeni bir boyut katıyorsa bizim onunla ilgimiz ne üzerinden şekilleniyor. Bir şairinin yaşamı yeniden yorumlaması; duygu ve coşkusu, fikir ve heyecanı bizi nerelere götürür gibi şiir üzerine aklımıza gelecek birden fazla sorunun da cevabı satır aralarında yer alıyor.
Şair kendi olarak var olmayı seçtikten sonra yaşama ne katar; eğer yaşam duygu ve coşkuya ayrılacak olsa şairin buradaki payı nedir gibi düşünceler de bizi sarıyor
okurken. Şairin gündelik dilde kullandığı kelimelerin şiir evreninde kendine has bir
anlama bürünmesi bir nevi yaşamda devrim etkisi yarattığını savunuyor yazarımız.
Şiirin ne demek olduğu üzerine harcadığımız eforla ilgili de şiir size ne söylüyorsa
odur, noktasına taşıyor bizi. Şiir ve gerçeklik üzerine de şunu söylüyor; “şairler
bilinen gerçekliğin bilinmeyen kısmına, gerçekliğin kaybolan, dile getirilemeyen,
bastırılan, engellenen ya da yadsınan kısmına tanıklık edenlerdir sadece.” Şiire neden övgü dizmek istediğini de şöyle açıklıyor; “herkes adına şiire övgü düzmek istiyorum, anlıyor musunuz, varoluşun bir güzelliği bir süsü olarak ya da bilmem hangi daha üst düzey bir ayrıcalığın paylaşımı olarak değil, hayati bir gereklilik olarak.” Bu küçük ve hacimli kitapta şiir üzerine zaman zaman düşündüğünüz ya da daha önce aklınıza gelmeyen birçok düşünceye denk gelmek mümkün.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

SAYIKLAMALAR İKİ

 SAYIKLAMAR İKİ En son ölüm gelir yine de erken deriz diyordu biri. Sahi sonda mı geliyor ölüm, her şey tamam olduğunda mı geliyor. Yakınını...